Bir Narsistin Hikayesi:Boris Zaharyas
Boris Zahrayas, Filinta isimli televizyon dizisinin baş karakterlerinden biridir. Bu yazıda bu karakter incelenecektir. Filinta, Osmanlı polisiyesini anlatan bir dizidir. Takribi olarak olaylar Sultan Abdülaziz’in son dönemi ve 2.Abdülhamid zamanlarında geçmektedir
Boris Zaharyas Kimdir?
Tarihte gerçek hayatta karşılığı Basil Zaharoftur. Osmanlı kayıtlarına Vasil Zaharyas olarak da geçmiştir. Basil Zaharof 1849 Muğla doğumlu Osmanlı vatandaşı bir Rumdur ve bir silah tüccarıdır.1936’da Monte Carlo’da uluslararası silah ticareti ve finans yoluyla elde ettiği dev bir servetin başında ölmüştür.1918’de Büyük Britanya’dan şövalyelik ünvanı almıştır. Gerçek hayattaki karşılığı budur. Ama biz dizideki Boris Zaharyas karakterini inceleyeceğiz.

Öncelikle narsistin anlamından bahsedecek olursak Narsistlik, bir kişinin bir çok alanda kendinin en iyi olduğunu düşündüğü, en fazla kendisini beğendiği ve sevdiği, duygusal anlamda empati yapma becerisinden yoksun olduğu bir kişilik bozukluğudur. En genel manada tarifi budur. Şimdi gelelim narsist olarak nitelendirdiğimiz Boris’in kim olduğuna. Boris Zaharyas, Bosna topraklarında bir yerde zengin bir çiftlik evinde bir ağanın gayri meşru çocuğu olarak dünyaya geliyor. Asıl ismi Boris değil Emir. Gayri Meşru olduğu için zindana atılıyor ve hayatını çiftlikteki zindanda kırbaçlanarak geçiriyor. Arada kendisine getirilen yemekler köpeğin önüne atılır gibi atılıyor ve adeta insan muamelesi görmüyor, sürekli dalga geçiliyor veya hakaret ediliyor. Öte yandan babası, annesi ve meşru yoldan dünyaya gelen diğer kardeşleri paşa gibi yaşıyorlar. Gayet nezih ve zengin bir hayat sürüyorlar. Emir, bir gün başındaki bir muhafız uyurken ondaki anahtarı alıp zincirlerinden kurtulmayı başarıyor ve eline bir balta alıp babasının ofisini basıyor. Emir’i elinde baltayla karşısında gören çiftlik ağası olan babası donup kalıyor. Emir, “beni neden hiç sevmedin” diye soruyor. Bu soru önemli bir sorudur. Narsistliğin temelinde yatan duygulardan biri sevgisizliktir çünkü. Babası o anki korkuyla Emir’i yatıştıracak şeyler söylemeye çalışıyor ama Emir tabii ki tatmin olmuyor. Emir’e onun kendisinin bir hatası olduğunu söylüyor. Emir’i gayri meşru bir yolla meydana getirdiği için. Emir elindeki baltasıyla babasını katlediyor. Sonra kardeşinin evini basıyor o sırada kardeşi ve ailesi masa başında akşam yemeği yiyorlar. Kardeşi de babası gibi donup kalıyor. Ona da sitem içeren konuşmalar yaptıktan sonra elindeki baltayla kardeşini, kardeşinin karısını ve dahi tüm aile fertlerini katlediyor. Geriye sadece kardeşinin bebeği ve onun dadısı Bala Hatun kalıyor. Bala Hatun o bebeği alarak emirden kaçmayı başarıyor. Emir tüm aile fertleriyle beraber çiftliğini ateşe vererek yakıyor. Daha sonra İstanbul’a eski kimliğinden arınarak bambaşka bir kimlikle geliyor. Emir’den Boris Zaharyas’a dönüşüyor. Zengin bir bankerin kızıyla evleniyor, daha sonra kendisi oldukça zengin bir galata bankeri oluyor. Hemen yakınında birkaç iyi eğitimli ama sokaktan gelmiş muhafız türü adamları aracılığıyla İstanbul’da terör estiriyor. Parayla keskin nişancı tutup Osmanlı’nın bankasını kurma konusunda kendisine rakip olan Banker Murat’ın başına entrika kuruyor. Ve onun kendisine intihar süsüyle infazını veriyor. Tam karşısında ise Galata Müşiri, Müşir Mustafa ya da nam-ı değer Filinta Mustafa var. Olup biten suçları inceleyip araştıran, çözmeye çalışan bir nevi komiser, emniyet müdürü gibi bir şahıs. Oldukça genç ve çevik birisi. Kendisi annesiz ve babasız bir şekilde yetim büyümüş. Kendisini büyüten Kadı Gıyaseddin isimli oldukça zeki bir kadı. Daha sonradan Filinta Mustafa’nın Boris Zaharyas’ın kendisinden kaçırılan yeğeni olan o küçük bebek olduğu anlaşılıyor. Filinta’nın çözdüğü her olayda Boris’in parmağı var ama o kadar zeki ve kurnazca entrikalar düzenliyor ki Filintanın ve Kadı Gıyasettin’in bu olaylar ardında Boris’in olduğunu farketmesi bi hayli geç oluyor. Boris oldukça sinsi, kurnaz ve zeki bir insan. Aynı zamanda merhametsiz ve narsist biri. Düşmanlarını öylesine sinsi bir şekilde alt ediyor ki düşmanları bile ona şapka çıkarıyor. İstanbul’un tüm büyük kötülerini tek bir meydanda toplayarak infaz ettiriyor ve İstanbul’un efendisi haline geliyor. Bu sırada tabii ki bir taraftan da legal bir şekilde Osmanlı’nın bankasını kurmaya çalışıyor, Dahiliye Nazırı ile illegal ilişkileri var. Onun iplerini kendi elinde tutuyor. Tam bir entrika ve manipülasyon uzmanı. Öyle ki bir bölümde Filinta kendisi için “bu Boris Zaharyas denen adam şeytanın ete kemiğe bürünmüş haliymiş” diyor.
Boris, dizinin ikinci sezonunda bir mermiyle denize düşüp muallak bir şekilde diziden kayboluyor. Şimdi gelelim Boris’in bazı aforizmalarına:
“Cesaret, Seni Sadece Yola Çıkarır. O Yolda Kalmanı Sağlayan Şey Tedbirlerdir”
“Bir sürü adam çalıştırdım ama hiç biri bu farkı anlamadı” diye de ekler ayrıca kendisi. Yapılacak şeyin önünü, arkasını ve her şeyini düşünmek, gelebilecek saldırılara karşı hazırlıklı olmayı vurgulayan bu söz Boris’in temel anlayışlarındandır. Cesaret yürekle, tedbir almak ise zekayla alakalıdır. Zeka ne kadar büyük olursa o kadar olasılık hesap edilebilir ve haliyle alınacak tedbirler de o denli sağlam olur.
“Etrafına Bak! Devamlı Kaybeden İnsanlar Göreceksin, Bu İnsanların Ortak Özelliği Zekalarını Kullanma Cesaretini Gösterememeleridir”
Boris, zekayı kullanmayı da bir cesaret olarak görür. Kişinin kendi kararlarını alması, kendini alacağı kazançlar için riske atması, inisiyatif alması hep cesaret gerektiren şeylerdir. İnsanlar, bu şekilde zekalarını kullanmaktan korktukları ve bundan kaçtıkları için sürekli kaybedip dururlar.
“Emir Bir Hayalet Ve Bir Hayaletten Asla İntikam Alamazsın!”
Filintayla dövüşürken söylediği bir sözdür. Eski halini öldürdüğünü belirtiyor olabilir. Aynı zamanda geçmişte yaşanan olayların değiştirilemeyeceği gibi bir durumdan bahsediyor da olabilir.
“Ne Kadar Para Kazanırsan Kazan Geçmişini Satın Almaya Asla Gücün Yetmez”
“Düşünüyorum da Karşıma Çıkan İnsanlar Birazcık Zeki Olsalardı Belki Ben de Böyle Bir Hayat Yaşamak Zorunda Kalmazdım”
Boris’in en başından hayat hikayesine kadar dayanan bir söz. Kendisini böyle entrikalı ve zor bir hayat yaşamasına başkalarının sebep olduğunu, onların kafasını kullanamadığı için kendisini böyle bir hayata ittiğini söylüyor olabilir. Ayrıca hayatı daha fazla kazanç üzerine yaşadığından karşısına çıkan insanlar da aynı şekilde zeki olsalardı beraber kazanca ortak olabilecekleri yerde aptallık edip kazancına engel oldukları için kendisinin katil olduğundan sitem ediyor da olabilir. Onun zekasını fark edemeyen ve onu küçümseyen rakipleri için de geçerli bir durum.
kendi açımdan Boris’in en sevmediğim yönüyle ilgili sözüne gelecek olursak:
“Vicdan, İman Bunlar Fakirin Ekmeği, Zenginlerin Fakirlere Bedava Dağıttığı Ekmek”
Bunu Boris’in son sahnesinde vurulmadan önce filintaya söylerken duymuştuk. Bu takdirde vicdan, iman gibi kavramların gerçekte bir şey ifade etmeyip zenginler tarafından fakirlere kendilerini teskin etmek için verilen şeyler olduğunu düşünüyor. Cihanın değiştiğini de ekliyor. Yani artık böyle kavramların daha az etkili olduğu yeni bir dünya düzeninin kurulduğuna işaret ediyor.
Son olarak diziyle ilgili genel bir analiz yapılacak olursa ilk sezon için Batman ve Joker tarzı bir durumun olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki Joker, Batman’in babasını daha o Batman olmadan küçük bir çocukken vurup o çocuğun babasının intikamını alırcasına Batman haline gelmesini sağlamıştır. Aynı sistem hem tezini hem anti tezini oluşturur. Sistem, Joker’in bir fakir ve zavallı olarak aşağılanmasına neden olmuş ve Joker’i oluşturmuştur. Joker gayri meşru bir çocuktur. Aynı sistem Jokerin Bruce Wayne’in babasını vurmasıyla Batman’i oluşturmuştur. Bruce Wayne büyüyerek batman olmuştur. Boris ve filintanın hikayesi de dikkat edecek olursanız benzer bir hikayedir.